İleride ayrıntıları açıklanacak şu üç durumda, necis beden veya elbiseyle kılınan namaz sahihtir: 1) Bedende bulunan yara, cerahat veya çıban vasıtasıyla elbisesi veya bedeni kana bulaşırsa. 2) Beden veya elbisesi bir dirhemden [yaklaşık işaret parmağının bir boğumundan] daha az kana bulaşmış olursa. 3) Necis elbise veya bedenle namaz kılmaya mecbur kalırsa. Şu iki durumda da yalnızca necis elbiseyle kılınan namaz sahihtir: 1) Çorap ve takke gibi küçük elbiseleri necis olursa. 2) Çocuğa bakan bir kadının elbisesi necis olursa. Bu beş durumla ilgili ayrıntılar sonraki hükümlerde açıklanacaktır. |
Namaz kılanın bedeninde veya elbisesinde yara, cerahat veya çıban kanı bulunur ve beden veya elbiseyi yıkamak ya da elbiseyi değiştirmek halkın çoğu için veya sadece o kimse için zor olursa, yara, cerahat veya çıban iyileşmedikçe, o kanla namaz kılabilir. Yine kanla gelen pislik veya yara üzerine konulan ilaç necis olur ve elbise ve bedenine bulaşırsa, aynı hüküm geçerlidir. |
Çabuk iyileşen ve yıkanması kolay olan yara ve kesikten gelen kan, namaz kılanın elbise veya organında bulunursa, onunla kılınan namaz batıldır. |
Elbise veya bedenin yaraya uzak olan bir yeri, yaranın rutubetiyle necis olursa, onunla namaz kılmak caiz değildir. Ama eğer normalde elbise veya bedenden rutubete bulaşan miktarı o rutubetle necis olursa, onunla namaz kılmanın sakıncası yoktur. |
Ağız, burun ve benzeri organın içinde bulunan yaradan gelen kan, beden veya elbiseye bulaşırsa, farz ihtiyat gereği onunla namaz kılınmamalıdır. Ama memeleri içerde bile olsa basur kanıyla namaz kılınır. |
Bedeninde yara olan bir kimse, beden veya elbisesinde kan görür ve yaranın kanı mı, yoksa başka bir kan mı olduğunu bilmezse, onunla namaz kılmasının sakıncası yoktur. |
Bedende birkaç yara olur ve bir tek yara hesap edilecek şekilde birbirlerine yakın olurlarsa, hepsi iyileşmedikçe, onların kanıyla namaz kılmanın sakıncası yoktur. Ama her biri tek başına bir yara sayılacak kadar birbirlerinden uzak olurlarsa, hangisi iyileşirse, namaz kılmak için o yaradan elbise veya bedene bulaşan kan yıkanmalıdır. |
Namaz kılanın beden veya elbisesinde iğne ucu kadar hayız (=âdet) veya nifas (=lohusalık) kanı bulunursa, namaz batıl olur. Farz ihtiyat gereği, istihaze kanı da olmamalıdır. Ama insanın kanı, eti yenen hayvanın, köpeğin, domuzun, kâfirin, ölü hayvanın ve eti yenmeyen hayvanın kanı namaz kılanın beden veya elbisesinin bir kaç yerinde olsa da, üst üste bir dirhemden [işaret parmağının bir boğumundan] az oldukları takdirde, onunla namaz kılmanın sakıncası yoktur. Ancak köpek, kâfir, ölü hayvan ve eti yenmeyen hayvanın kanından sakınmak, müstehap ihtiyattır. |
Astarsız elbiseye dökülüp arkasından çıkan kan, bir kan olarak hesap edilir; ama onun arkasına ayrı bir kan değmişse, farz ihtiyat gereği her birini ayrı hesap etmek gerekir. O hâlde elbisenin yüzü ve arkasındaki kan üst üste dirhemden [işaret parmağının bir boğumundan] daha az olursa, onunla namaz sahihtir; eğer fazla olursa, namaz batıldır. |
Kan, astarlı elbisenin üstüne dökülür ve astarına da ulaşır veya astarına dökülür de elbisenin yüzü de kan olursa, her birini ayrı hesap etmek gerekir. O hâlde elbisenin üstünde ve astarında olan kan, birlikte dirhemden [işaret parmağının bir boğumundan] az olursa, onunla namaz sahihtir; eğer daha fazla olursa, namaz batıldır. |