• Nombre de visites :
  • 1502
  • 30/9/2009
  • Date :

Dini Allah’a Has Kılmak  (3)

resulullah saa

       Dîni Allah’a has kılmak, biz insanlar açısından geçerli bir tutum, davranış ve iman biçimidir. Pratik sonuçları bulunan bir iman meselesidir. Dîni Allah’a has kılmak, öz olarak, Dîn’i Allah’ın dîni olarak kabul etmektir; dîni Allah’ın indirdiği gibi kabul etmek demektir; dîni tahrif, tağyir ve tebdil etmemek demektir. İlah ve Rab olarak Allah’ı tanımak, ibadeti yalnızca Allah’a yapmak, Allah’dan başkasından yardım talep etmemek, Allah’dan başkasının şefaat edeceğine inanmamak, yani din gününün sahibinin yalnızca ve yalnızca Allah olduğuna inanmaktır. Dîni kendimize değil, kendimizi dîne uydurmaktır. Hayatımızı dîne göre düzenlemektir. Dîn’in sahibi Allah buyurmuyor mu ki:

"Allah ve Rasûlü bir işe hükmettiği zaman, mü’min bir erkek ve mü’min bir kadının işlerinde tercih hakları yoktur. Kim Allah’a ve Rasulü’ne isyan ederse apaçık bir sapıklıkla sapıtmış olur." (33/Ahzap, 36).

     Demek ki mü’minler, Allah’ın iradesine rağmen kendileri, birtakım sebeplerle, kendi heveslerine uyamazlar.

Şimdi Dînin Allah’a has kılınmasını, yine Kur’an çerçevesinde biraz daha açıklığa kavuşturalım. Bunun için Zümer suresinin ilk üç ayetine yeniden dönmemiz gerekmektedir:

"Bu kitabın indirilmesi, Aziz ve hakim Allah katındandır."

"Elbette Kitab’ı sana hak olarak indirdik. Öyleyse sen de, dîni O’na has kılarak yalnızca Allah’a ibadet et."

"Bilmez misin, gerçek din (ed-Dînü’l-Halis) Allah’ındır. Allah’ın dışında birtakım dostlar (evliya) edinenler ise, ‘onlara, yalnızca bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye tapıyoruz’ (kanısındadırlar). Oysa Allah, ihtilafta oldukları bu konularda aralarında hüküm verecektir. Elbette Allah, yalancı kafiri hidayete erdirmez." (39/Zümer, 1-3).

     İkinci ayet, ‘Dîni Allah’a has kılma’ kavramını tefsir etmektedir. Çünkü, "Dîni O’na has kılarak yalnızca Allah’a ibadet et." buyurulmaktadır. Yani çok net olarak anlaşılmaktadır ki, ‘Dîni Allah’a has kılmak’, ibadeti sadece Allah’a tahsis etmek demektir. Tıpkı Fatiha suresinde "Sadece Sana ibadet ederiz" (İyyake na’büdü) buyurulduğu gibi. Üçüncü ayet, bunu daha da açmaktadır. Allah’ın dışında, Allah’ı bırakıp da başka birtakım varlıkları (kişileri) veliler, dostlar/evliyâ edinenler, kendilerini Allah’a daha da yaklaştırmak gibi görünüşte ‘iyi niyetli’, hatta daha da ‘dindarca’ niyetler(!) taşımakla birlikte, bunlar kesinlikle dîni Allah’a has kılmış olmamaktadırlar. Bu bir yorum değildir, görüldüğü üzere bizzat Kur’an’ın beyanıdır.

       Şimdi anlaşılmaktadır ki, ‘dîni Allah’a has kılmak’, tevhid demektir. Allah’ı birlemek, uluhiyyeti, rububiyyeti, din koyma yetkisini, hükmetme yetkisini sadece ve sadece Allah’a tanımak demektir. Allah’ın dışında kendilerine, isimleri yine kendi isimlerine benzeyen, bedenleri kendi bedenlerinin aynısı olan, kendileri gibi yiyip içen varlıkları Allah’ın muadili varlıklar (evliyâ) edinenler müşriklerdir. Allah’a eşler koşmaktadırlar. Bunlar bazen ‘ermiş, evliya, şeyh, mürşid-i kamil’ gibi isimlerle Allah’ın dışında şerîkler edinmekteler, bazen İslam dışı kimi sistemlerin kavram, kurum ve kutsallarını (profan-kutsallarını) Allah’ın dışında şerîkler edinmekteler. Demokrasi dini bu konuda şeriki bol bir dindir. Kendisini ‘evliya’ edinenler için demokrasi, oldukça bol çeşitli, renkli ve kamuflajlı şerikler takdim etme kabiliyetindedir. Bunların işi tıpkı örümceğin evine benzemektedir. Örümceğin evi nasıl ki evlerin en zayıfı ise, hiçbir mukavemet gücüne sahip değilse, bunların Allah’ın dışında evliya edinmeleri de aynı şekilde zayıf, dayanıksız, güçsüz, mesnedsiz ve sonuçsuz bir çabadır.

 

DEVAMI....

 


Dini Allah’a Has Kılmak  (1)

Dini Allah’a Has Kılmak  (2)

 

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)