Mal sahibi, malının korunması için bir yeri belirler, fakat başka bir yere götürülmemesi hususunda herhangi bir şey söylemez ve emaneti kabul eden kimse de malın orada zayi olacağına ihtimal verirse, korunması için onu daha uygun bir yere nakletmelidir. Eğer emaneti oradan alıp başka yere götürmez ve orada zayi olursa, bedelini ödemelidir. Ama eğer mal sahibinin kendisi de emanetin o yerde telef olacağına ihtimal verdiyse, bu durumda emaneti kabul eden kimsenin bedel olarak bir şey ödemesi gerekmez. |
Malını emanet bırakan kimse delirirse, emaneti kabul eden kimsenin emaneti hemen onun velisine teslim etmesi veya velisine haber vermesi gerekir. Eğer şer'î bir mazeret söz konusu olmaksızın malı onun velisine teslim etmez ve haber vermeyi de ihmâl eder ve mal telef olursa, bedelini ödemesi gerekir. |
Mal sahibi ölürse, emaneti kabul eden kimse, onu ölenin vârislerine teslim etmeli veya onun vârislerine [böyle bir malın yanında bulunduğunu] haber vermelidir. Şayet emaneti vârislere ulaştırmaz ve haber vermeyi de ihmal eder ve neticede o mal telef olursa, bedelini ödemesi gerekir. Ancak, kendisini ölenin mirasçısı diye gösteren kimsenin doğru söyleyip söylemediğini veya ölenin başka bir vârisinin de olup olmadığını anlamak için malı ona vermez veya haber vermeyi ihmal eder ve mal zayi olursa, bedel ödemesi gerekmez. |
Emanet bıraktıktan sonra ölen kimsenin birkaç vârisi olursa, emaneti kabul eden kimse, o malı bütün vârislere veya bütün vârislerin malı almasına izin verdiği birine teslim etmelidir. Buna göre, eğer diğerlerinin izni olmadan malın tamamını vârislerden birine verirse, emanette hakkı olan diğer mirasçıların payına düşen miktarın bedelini onlara ödemelidir. |
Emaneti kabul eden kimse ölür ya da delirirse, vârisi veya velisi, malın sahibine hemen haber vermeli veya emaneti ona teslim etmelidir. |
Emaneti kabul eden kimse, ölüm belirtilerini kendisinde görürse, mümkün olduğu takdirde elindeki emaneti sahibine veya onun vekiline ulaştırmalıdır. Bu mümkün değilse, onu şer'î hâkime vermelidir. Şer'î hâkime ulaşma imkânı da olmazsa, eğer kendi vârisi emin (güvenilir) birisi olur ve böyle bir emanetten haberi varsa, [sahibine ulaştırması için bir başkasını vasi tayin ederek] vasiyette bulunması gerekmez. Aksi takdirde vasi tayin etmeli ve şahit tutmalı, vasi ve şahide malın cinsini, özelliklerini, yerini ve mal sahibinin adını da söylemelidir. |
Emaneti kabul eden kimse, ölüm belirtilerini kendisinde görünce, önceki hükümde açıklanan şekilde görevini yerine getirmez de emanet telef olursa, onu korumada ihmali olmasa, hastalığı iyileşse ya da bir süre sonra pişman olup vasi tayin etse bile, bedelini ödemesi gerekir. |