On iki şey namazı bozar ve onlara "mübtilat" [=na-mazı bozan şeyler] denir: 1) Namazda, namazın şartlarından birinin yok olması. Örneğin, namazdayken elbisenin necis olduğunun anlaşılması gibi. 2) Namazdayken bilerek veya bilmeyerek veya çaresizlik yüzünden abdest veya guslü batıl eden bir şeyin meydana gelmesi. Örneğin, idrar gelmesi gibi. Hatta namazın son secdesinin ardından bilmeyerek veya çaresizlikten olsa dahi farz ihtiyat gereği namazı batıldır. Ancak idrar veya büyük abdestini tutamayan kimseden namaz esnasında idrar veya gaita çıkacak olursa, abdest hükümlerinde açıklandığı üzere hareket ettiği takdirde, namazı batıl olmaz. Yine namaz esnasında müstehaze kadından kan gelirse, istihazeyle ilgili olarak açıklanan hükümleri uygulamış olursa, namazı sahihtir. |
Elinde olmadan uyumuş olan kimse, namazda mı, yoksa namazdan sonra mı uyuduğunu bilmezse bu durumda; eğer kıldığı namazın örfün namaz diyeceği miktarda olduğunu bilirse namazı iade etmesine gerek yoktur. |
Kendi iradesi ile uyuduğunu bilir; ama bunun, namazdan sonra mı, yoksa namaz esnasındayken namazda olduğunu unutarak mı gerçekleştiğinden şüpheye düşerse, bir önceki meselede denilen şartla namazı sahihtir. |
Secde hâlindeyken uykudan uyanır ve namazın son secdesi mi, yoksa şükür secdesi mi olduğundan şüpheye düşerse, ister bilerek uyuduğunu bilsin veya elinde olmadan, namazı sahihtir ve iade etmesi gerekmez. 3) Namazı bozan şeylerden biri de saygı ve tevazu niyetiyle elleri üst üste koymaktır. Elbette bu şekilde yapanın namazının batıl olması farz ihtiyat gereğidir. Meşru olduğu niyetiyle bu şekilde yapmanın haram olduğunda ise şüphe yoktur. |
Unutkanlık, çaresizlik, takiye veya kaşımak gibi başka bir sebepten eller üst üste koyulursa, sakıncası yoktur. 4) Fatiha okunduktan sonra "Âmin" denilmesi. Meşru olduğu kastıyla söylendiği taktirde haram olmasında şüphe olmamasına rağmen, me’mum hariç, onunla namazın batıl olması ihtiyat gereğidir. Ama eğer yanlışlıkla veya takiyyeden dolayı derse namazının sakıncası yoktur. 5) Mazereti olmadan kıbleden dönmek. Ama dönmesi unutkanlık veya onu kıbleden çevirecek şiddetli fırtına gibi, zaruri bir sebep olursa, sağ veya sol tarafa ulaşmadıkça namazı sahihtir. Özrü bertaraf olduğunda hemen kıbleye dönmelidir. Sağ veya sol tarafa ulaştığında veya arkası kıbleye geldiğinde; unuttuğu, farkında olmadığı veya kıbleyi doğru teşhis edemediği için olursa ve konuyu, namazı bozduğu taktirde onu -bir rekâtı vakit dahilinde olsa bile- vakit dahilinde yeniden kılmaya imkânı olduğu bir vakitte hatırlarsa, namazı baştan almalıdır. Aksi taktirde o namazla yetinmeli kaza etmesi de gerekmez. Kıbleden dönmesi zaruri bir sebepten olduğunda da hüküm aynıdır. Dolayısıyla bir rekâtı vakit dâhilinde olsa bile, kıbleden dönmeden onu vakit dâhilinde kılma imkânı olursa, namazı baştan almalıdır. Aksi taktirde o namazı tamamlamalıdır. Kaza etmesine de gerek yoktur. |
Yüzünü sadece kıbleden döndürür fakat bedeni kıbleye doğru olursa, arkasının bir miktarını görecek kadar kafasını kıbleden çevirirse, bu durumda daha önceden de açıkladığımız gibi kıbleden dönmüş hükmü verilir. Ama bu hadde olmaz, fakat örfe göre fazla olursa, farz ihtiyat gereği namazını yeniden kılmalıdır. Ama baş biraz döndürülürse, mekruh olmakla birlikte namaz batıl olmaz. 6) Namazı batıl eden şeylerden biri de, bir harften oluşan bir kelime dahi olsa, bilerek konuşmaktır. Eğer Arapçada “Koru” anlamına gelen ق “Kı” harfi gibi bizzat kendisinin anlamını ifade eder, veya alfabe harflerinin ikincisini ifade eden ب harfi gibi soru karşılığında cevap olarak verilirse, ayrı bir kelimenin manasını ifade ederse, namazı batıl olur. Herhangi bir anlamı ifade etmediği taktirde de, eğer iki veya daha fazla harften oluşursa, yine de ihtiyat gereği namazı batıl eder. |
Bir veya daha fazla harften oluşan bir kelimeyi bilmeyerek söylerse, söylediği kelimenin anlamı da olsa namazı batıl olmaz. Ama farz ihtiyat gereği namazdan sonra Sahiv secdesi yapmalıdır. Bu konu daha sonra açıklanacaktır. |
Namazda öksürmenin, geğirmenin sakıncası yoktur. Fakat farz ihtiyat gereği bilerek “ah” çekmemeli ve hüzün harfleri söylememelidir. Bilerek “ah” “of” ve benzeri şeyler söylerse namazı batıl olur. |
Bir kelimeyi zikir niyetiyle söylerse, meselâ, zikir niyetiyle "Allahu ekber" der ve söylediği zaman başkasına bir şey anlatmak için sesini yükseltirse, sakıncası yoktur. Yine başkasının bir şeye dikkatinin çekileceğini bilerek, zikir niyetiyle bir şey söylerse sakıncası yoktur. Ama zikir kastı olmaz veya her ikisini de niyet ederse, örneğin, lefzi her iki manada da kullanırsa namazı batıldır. Ama zikir niyeti eder ve bununla başkasına bir şey anlatmaya çalışırsa namazı sahihtir. |
Namazda Kurân ve dua okumanın sakıncası yoktur. Müstehap ihtiyata göre Arapçadan başka bir dille dua okunmamalıdır. (Farz secdesi olan dört ayetle ilgili hüküm ise 970. meselede açıklandı.) |