Soru 320: Bazı fakihler ehl-i kitabın temiz, bazıları da necis olduğunu söylüyorlar; bu konuda sizin görüşünüz nedir? Cevap: Ehl-i kitabın zat itibarıyla necis olduğu malum değildir. Onların zat itibarıyla temiz oldukları görüşündeyiz. |
Soru 321: Ehl-i kitaptan olup da, fikrî olarak peygamber efendimizin peygamberliğine inanan; ama buna rağmen, kendi baba ve dedelerinin geleneklerini sürdüren kimseler taharet açısından kafir hükmündeler mi? Cevap: Yalnızca Peygamber efendimizin (s.a.a) pey-gamberliğine inanması bir kimsenin Müslüman olduğuna hükmetmek için yeterli değildir. Ancak eğer; onlar ehl-i kitaptan sayılıyorlarsa (yine de) temizdirler. |
Soru 322: Birkaç arkadaşla birlikte bir ev kiraladık; sonra arkadaşlarımızdan birinin namaz kılmadığını gördük, sebebini sorunca, kalben Allah'a inandığını ama namaz kılmadığını söyledi. Biz onunla birlikte yemek yiyoruz ve aramızda geniş ve çok yakın ilişkiler var. Acaba, böyle birisi pak mıdır? Cevap: Sadece namazı, orucu veya diğer şer'î farzları terk etmesi Müslümanın mürtet olmasına (dinden çık-masına) ve necis olmasına sebep olmaz. Bir Müslüma-nın mürtet olduğu ispatlanmadıkça diğer Müslümanların hükmündedir. |
Soru 323: Ehl-i kitaptan kastedilen hangi dinlerdir. Ve onlarla ilişki sınırlarını belirleyen ölçü nedir? Cevap: Ehl-i kitaptan maksat, kendisini ilahî bir dine mensup kılıp, Allah'ın peygamberlerinden bir peygamberin (a.s) ümmeti sayan Yahudiler, Hıristiyanlar ve Zerdüştiler gibi semavi kitapları olan kimselerdir. Hatta yaptığımız araştırmaya göre Sabiîler de ehl-i kitaptandır. İşte bunlar ehl-i kitap hükmünde olan kimse-lerdir ve İslâmî ölçü ve ahlâk riayet edilerek bunlarla muaşerette bulunmanın bir sakıncası yoktur. |
Soru 324: Aliyullahiler adında bir fırka vardır; Emir'-ül-Müminin Ali'yi (a.s) ilâh olarak kabul eden, namaz ve oruç yerine dua etmeğe inanan bunlar necis midir? Cevap: Eğer Emir'ül-Müminin Ali'nin (a.s) ilâh olduğuna inanıyorlarsa, onlar ehl-i kitap olmayan gayr-i müslimlerin hükmündedir. |
Soru 325: "Hz. Ali (a.s) ilâh değildir, ama ilâhtan aşağı da değildir." diyen ve Aliyyullahiler olarak adlandırılan fırkanın hükmü nedir? Cevap: Eğer Allah Teala'ya ortak koşmuyorlarsa, müşrik hükmünde değildirler. |
Soru 326: On iki imam Şiaları tarafından Hz. İmam Hüseyin (a.s) veya Ashab-ı Kisa (a.s) için yapılan nezirler Aliyullahiler fırkasının toplandığı yerlere harcamak -ki, bu gibi yerlerin güçlenmesine sebep oluyor- caiz midir? Cevap: Muvahhitlerin önderi Hz. Ali'nin (a.s) ilah olduğuna inanmak batıl bir akidedir. Bu inanç kişinin İslâm dininden çıkmasına sebep olur. Bu akidenin yayılmasına yardım etmek haramdır; ayrıca, nezredilen şey, ancak nezredildiği yerde harcanabilir. |
Soru 327: Bizim bölgemizde ve diğer bazı bölgelerde kendilerine İsmailiyye ismini veren bir fırka vardır. Bunlar imamlardan altısına inanıyorlar; ama, dinî farizalardan hiçbirine inanmıyorlar; yine velâyet-i fakih ilkesine de inançları yoktur. Bu fırkaya mensup olanlar necis midir? Cevap: Yalnızca imamların (a.s) altısına veya herhangi bir dini hükme inanmamak dinin aslını ve peygamber efendimizin peygamberliğini inkara götürmez-se, kafir olmaya ve necisliğe sebep olmaz. Ama eğer; imamlardan (a.s) birine ihanet eder veya (haşa) küfrederlerse, kafir ve necis olurlar. |
Soru 328: Halkın mutlak çoğunluğunun kafir (Budist) olduğu bir ülkede bir üniversite öğrencisi bir ev kiralarsa, evin taharet ve necaset açısından hükmü nedir? Bu evi yıkayıp temizlemek gerekir mi? Şunu da belirtmek gerekir ki, bu evler çoğunlukla tahtadan yapıldığından onları yıkamak mümkün değildir. Ayrıca; otellerin ve otellerdeki eşyaların hükmü nedir? Cevap: Ehl-i kitap olmayan bir kafirin, beden ve elinin tesir edici ıslaklıkla bir şeye değdiği ispatlanmadıkça onun necis olduğuna hükmedilmez; necis olduğu kesin olarak bilinse de ev ve otellerin kapı ve duvarlarını ve onlarda olan eşyaları yıkamak gerekmez. Ancak; necis olan şey yemek, içmek veya namazda kullanılırsa, onu yıkamak gerekir. |
Soru 329: Huzistan bölgesinde kendilerine Sabiîler adını veren büyük bir grup yaşamaktadır. Onlar; "biz Hz. Yahya'ya (a.s) tabiyiz ve onun kitabı bizim yanımızdadır" diyorlar. Din alimlerinin görüşünde de bunların Kur'ân-ı Kerim'de ismi geçen Sabiîler olduğu ispatlanmıştır. Bunların ehl-i kitap olup olmadığı hususunu açıklamanızı rica ediyoruz. Cevap: Adı geçen taife ehl-i kitap hükmündedir. |