Soru 461: Sesli kılmadığımız namazların hükmü nedir? Cevap: Erkeklerin sabah, akşam ve yatsı namazlarında Fatiha ve sureyi sesli okumaları farzdır. Bilerek sessiz okurlarsa namazları batıl olur. |
Soru 462: Sabah namazının kazasını kılmak istediğimizde sesli mi kılmamız gerekir, sessiz mi? Cevap: İster kaza olsun, ister edâ her durumda, sabah, akşam ve yatsı namazlarında hatta gündüz kaza edilse bile Fatiha ve sureyi sesli okumak (erkeklere) farzdır. |
Soru 463: Bir rekâtın niyet, tekbiret'ül-ihram, Fatiha suresi, sure, rükû ve secdeden oluştuğunu, diğer taraftan öğle ve ikindi namazının bütün rekâtlarının, akşam namazının üçüncü rekâtının ve yatsı namazının son iki rekâtının sessiz kılınması gerektiğini de biliyoruz; ancak radyo ve televizyonda üçüncü rekâtın rükû ve secdesini sesli kıldıklarını görüyoruz. Oysa üçüncü rekâtın rükû ve secdesi de sessiz kılınması gereken rekâtın bir cüzüdür; bu meselenin hükmünü açıklar mısınız? Cevap: Sabah, akşam ve yatsı namazlarını sesli kılmanın, öğle ve ikindi namazlarını ise sessiz kılmanın farz oluşu yalnız Fatiha ve surenin kıraati (okunuşu) için geçerlidir. Nitekim, akşam ve yatsı namazlarının ilk iki rekâtından sonraki rekâtları sessiz kılmanın farz oluşu da sadece Fatiha veya tesbihatın okunuşu için geçerlidir. Rükû ve secde zikrinde, teşehhüdü, selâmı okumada ve günlük beş vakit namazın diğer zikirlerinde mükellef sesli ve sessiz okuma arasında serbesttir. |
Soru 464: -Günlük on yedi rekât dışında- on yedi rekât da ihtiyaten kaza namazı kılmak isteyen kimse sabah, akşam ve yatsı namazlarının ilk iki rekâtını sesli mi kılması gerekiyor, sessiz mi? Cevap: İhtiyaten kılınsa bile günlük namazları sesli veya sessiz kılmanın farz oluşunda kazayla edâ arasında hiçbir fark yoktur. |
Soru 465: Salat (namaz) kelimesinin "ta" harfiyle bit-tiğini biliyoruz, ancak ezanda hayye ala's-salah ("ha" harfiyle) şeklinde okunuyor; bu sahih midir? Cevap: Vakfedildiğinde (durulduğunda) salat kelimesini "ha" ile bitirmenin sakıncası olmadığı gibi bu gereklidir de. |
Soru 466: İmam Humeyni (kuddise sirruh) "Fatiha Suresi'nin Tefsiri"nde "melik" şeklindeki kıraatın "malik" şeklindeki kıraata tercih edildiğini ileri sürmüştür; farz ve farz olmayan namazlarda Fatiha Suresi'ni okurken bu kelimeyi her iki şekilde okumak sahih midir? Cevap: Bu hususta ihtiyat etmenin (her ikisini de okumanın) sakıncası yoktur. |
Soru 467: Namaz kılan kimse "gayr'il-mağzubi aleyhim..." cümlesini okurken hemen atfetmek yerine vakfetmesi ve sonra "ve lez-zallîn" cümlesini söylemesi sahih midir ve yine teşehhütte "Allahumme salli ala Mu-hammedin ve Âl-i Muhammed" cümlesinde "Muhammed" kelimesi üzerinde vakfederek daha sonra "ve Âl-i Muhammed" söylemesi sahih midir? Cevap: Cümlenin bütünlük ve birliğini bozmayacak kadar vakfetmenin sakıncası yoktur. |
Soru 468: İmam Humeyni'ye (kuddise sirruh) şöyle bir soru yöneltildi: Tecvid ilminde "zad" harfinin telaffuzu hususunda birkaç görüşün olduğuna göre siz hangi görüşe amel ediyorsunuz? İmam (kuddise sirruh) bu soruya şu cevabı verdi: Harflerin mahreçlerini -çıkış yerini- tecvid bilginlerinin görüşüne göre bilmek farz değildir; her harfin telaffuzu, Arap örfünde "bu şahıs şu harfi edâ etti" denecek şekilde olmalıdır. Soru şudur: a) "Arap örfünde bu şahıs şu harfi edâ etti" ibaresinin yorumu nasıldır? b) Tecvid kuralları sarf ve nahiv kuralları gibi Arap örfü ve lügatinden alındığına göre, Arab'ın örf ve lügatinin birbirlerinden ayrıldığı nasıl söylenebilir? c) Bir kimse kıraatteki harfleri doğru mahreçlerinden -çıkış yerlerinden- edâ etmediğini veya genel olarak harf ve kelimeleri doğru bir şekilde edâ etmediğini -sağlam bir yolla- bilirse ve her açıdan sahih kıraati öğrenmeye uygun ortam olursa, şöyle ki: Öğrenmek için iyi bir yeteneği veya uygun bir fırsatı olursa -yeteneği çerçevesinde- sahih kıraati veya sahihe yakın bir kıraati öğrenmeye çalışması farz mıdır? Cevap: Kıraatin sıhhatinde ölçü, tecvit kurallarının iktibas ve istihraç kaynağı sayılan Arapların nezdinde-ki kıraattir. Buna göre, tecvit bilginlerinin, harflerden birinin nasıl kıraat edildiği hususundaki farklı görüşleri Arapların bu harfi nasıl telaffuz ettiklerinde anlayış ihtilafından kaynaklanıyorsa merci ve kaynak Arapların kendi örfleridir; ancak farklı görüşler Arapların bu harfin telaffuzu hakkındaki ihtilaflarından kaynaklanıyorsa bu durumda mükellef istediği görüşü seçmekte serbesttir. |
Soru 469: İlk baştan niyeti veya alışkanlığı Fatiha ve sonra İhlâs Suresi'ni okumak olan kimse hangisini oku-yacağını tayin etmeden gaflet sebebiyle "bismillahirrah-manirrahim" derse başa dönerek hangisini okuyacağını belirledikten sonra yeniden besmele çekmesi gerekir mi? Cevap: Yeniden "Bismillahirrahmanirrahim" demesi gerekmez, ondan sonra okumak istediği sure için ilk ön-ce söylediği besmele yeterlidir. |
Soru 470: Farz namazlarda Arap kelimelerini kamil olarak edâ etmek farz mıdır? Kelimeler sahih ve kamil Arapça'yla telaffuz edilmezse namazın sıhhatine hükmedilir mi? Cevap: Namazda Fatiha, sure ve diğer bütün zikirlerin sahih bir şekilde okunması farzdır; namaz kılan kimse Arap kelimelerini gerektiği şekilde okuyamazsa öğrenmesi farzdır ve eğer öğrenmekten aciz olursa mazurdur. |