Her namazın başlangıcında "Ellahu ekber" denilmesi farzdır ve namazın rükünlerinden biridir. "Ellah" ve "ekber" kelimeleri ve bu iki kelimenin harfleri peş peşe söylenmelidir. Yine bu iki kelime sahih Arapça ile okunmalı ve eğer bozuk Arapça ile veya örneğin, Türkçe tercümesi söylenirse, doğru olmaz. |
Farz ihtiyat gereği, namazın iftitah tekbiri, kendinden önce okunan örneğin ikamet veya duaya bitişik olarak söylenilmemelidir. |
Eğer "Ellahu ekber" cümlesi kendinden sonra gelen örneğin, "Bismillahirreàmanirreàîm" cümlesine bitiştirilmek istenirse, "ekber" kelimesinin "r" harfi ötreli okunmalıdır (yani "ekberu" okunarak bitiştirilmelidir.) |
İftitah tekbiri alınırken, beden istikrar bulmalıdır. Eğer bilerek, vücut hareket hâlinde iken iftitah tekbiri alınırsa batıldır. Yanılarak vücut hareket ederse, farz ihtiyat gereği ilk önce namazı bozan bir fiil yapılıp daha sonra yeniden iftitah tekbiri alınmalıdır. |
Tekbir, Fatiha, sure, zikir ve duayı kendisine işittirebilecek şekilde sesli demelidir. Eğer kulağının ağır işitmesi veya sağır olması ya da fazla gürültü olduğundan kendi sesini duymazsa, herhangi bir engel yokken kendine işittirebileceği miktarda sesli okumalıdır. |
Dilsiz olan veya dilindeki bir hastalık nedeniyle iftitah tekbirini (=Ellahu ekber'i) doğru bir şekilde söyleyemeyen bir kimse, gücünün yettiği şekilde söylemesi gerekir. Hiç bir şekilde söyleyemiyorsa, kalbinden geçirmesi, tekbir için işaret etmesi ve dilini de mümkün olduğu takdirde hareket ettirmesi gerekir. |
İftitah tekbirinden sonra şu duanın okunması müstehaptır: یَا مُـــــــــحْــــــــــسِــــــــــنُ قَــــــــــدْ اَتَــــــــــاكَ الْــــــــــمُــــــــــســیـــــــــئُ وَ قَــــــــــدْ اَمَــــــــــرْتَ الْــــــــــمُــــــــــحْــــــــــسِــــــــــنَ اَنْ یَــــــــــتَــــــــــجَــــــــــاوَزَ عَــــــــــن الْــــــــــمُــــــــــســیــــــــــئ، اَنْتَ الْــــــــــمُــــــــــحْــــــــــسِــــــــــنُ وَ اَنَا الْــــــــــمُــــــــــســیــــــــــئُ، بــــــــــحَــــــــــقّ مُــــــــــحَــــــــــمَّــــــــــدٍ وَ آلِ مُــــــــــحَــــــــــمَّــــــــــدٍ، صَــــــــــلّ عَــــــــــلــــــــــی مُــــــــــحَــــــــــمَّــــــــــدٍ وَ آلِ مُــــــــحَـــــــــمَّـــــــــدٍ وَ تَــــــــــجَــــــــــاوَزْ عَــــــــــنْ قَــــــــــبــــــــــیــــــــــح¦ مَــــــــــا تَــــــــــعْــــــــــلَــــــــــمُ مِــــــــــنــّــــــــی. Okunuşu: Ya muàsinu Åed etake'l-musîu ve Åed emerte'l-muàsine en yetecaveze ‘eni'l-musî'. Ente'l-muàsinu ve ene'l-musîu, bi-àeÅÅi Muàemme-din ve Âl-i Muàemmedin ëelli ‘ela Muàemmedin ve Âl-i Muàemmedin ve te-cavez ‘en Åebîài ma te‘'lemu minnî. Anlamı: Ey kullarına ihsanda bulunan Allah! Günahkâr kulun senin kapına gelmiştir ve sen de iyilik yapanlardan suçluları affetmelerini istemişsin; sen iyilikte bulunansın, bense günahkârım. Muhammed (s.a.a) ve Ehlibeyti'nin hakkı için, Muhammed ve Ehlibeyti'ne rahmet et ve benim tarafımdan yapıldığını bildiğin günahları bağışla. |
Namazın iftitah tekbiri ve namaz arasındaki bütün tekbirler alınırken ellerin kulakların hizasına kadar kaldırılması müstehaptır. |
İftitah tekbirinin alınıp alınmadığından şüpheye düşülürse, bir şey okunmaya başlanmışsa, şüpheye itina edilmez; bir şey okunmaya başlanmamışsa, yeniden tekbir alınması gerekir. |
İftitah tekbiri alındıktan sonra, sahih bir şekilde denilip denilmediğinden şüpheye düşülürse, şüphe dikkate alınmamalıdır. |