Soru 235: Günümüzde, ister erkek olsun, ister kadın, ölülerin kefen ve defin işleri bazı erkekler (mezarlığın sorumluları veya orda ücretle çalışanlar) tarafından yapılmaktadır. Bunların ölünün mahremi olmadıkları da bilinmektedir; bu durumda bu tür yapılan defin işleminin bir mahzuru var mıdır? Cevap: Ölüye gusül veren kimsenin erkek ve kadın olma yönünde ölüyle aynı cinsten olması şarttır. Ölüyle aynı cinsten olanın gusül verme imkanı olduğu takdirde hemcins olmayanın gusül vermesi doğru değildir ve gusül batıl olur. Ama; kefen ve defin işleminde ölüyle aynı cinsten olması şart değildir. |
Soru 236: Köylerde genelde ölülere evlerin içerisinde gusül veriyorlar. Bazen küçük çocukları olan ölünün bir vasisi de olmuyor; bu gibi yerlerde görüşünüz nedir? Cevap: Ölünün gusül, kefen ve defninde gerekli olan normal miktardaki tasarruflar için çocuğun velisinin izni gerekmez. Dolayısıyla, varislerin arasında -çocuk gibi- kayyımı gerektirenlerin bulunması, bu gibi tasar-ruflara engel teşkil etmez. |
Soru 237: Yüksek bir yerden düşerek veya başka bir kaza sonucu ölen bir kimsenin bedeninden kan gelmeğe devam ettiği takdirde görev nedir? Kanın kendiliğinden veya tıbbî yollarla kesilmesi mi beklenmelidir? Yoksa, kan gelmesine rağmen defnetmeleri mi gerekir? Cevap: Mümkün olduğu takdirde, gusülden önce ölünün bedeninin temizlenmesi farzdır. Bu durumda, kanın kendiliğinden veya bir vesileyle engellenerek kesilinceye kadar beklemek mümkünse, beklemeleri gerekir. |
Soru 238: Şimdilik saha halini almış olan bir yeri kanal geçirmek için kazdıklarında yaklaşık 40 ile 50 yıl önce defnedilmiş olup mezarının izleri kaybolan bir ölüye ait kemikler bulunmuştur. Acaba, bakmak için bu kemiklere el sürmenin bir sakıncası var mı? Ve bu kemikler necis midir? Cevap: Gusül verilmiş olan Müslüman ölünün ke-mikleri necis değildir ve toprağa defnedilmesi gerekir. |
Soru 239: İnsan, kendisi için almış olduğu kefen ile babasını, annesini veya yakın bir akrabasını kefenlemesi caiz midir? Cevap: Bunun bir sakıncası yoktur. |
Soru 240: Tıbbî incelemeler yapan bir grup, bazı tıbbî inceleme ve deneyler yapmak için ölünün kalp ve diğer bazı uzuvlarını bedeninden çıkarıp bir gün sonra defnediyorlar. Dolayısıyla, şu soruları cevaplandırmanızı rica ediyoruz: a) Üzerinde deney ve inceleme yapılan cenazelerin Müslüman cenazeleri olduğuna göre bu işi yapmamız caiz midir? b) Bu kalp ve dokuları ölünün bedeninden ayrı defnetmek caiz midir? c) Bu kalp ve dokuları ayrı defnetmenin bir çok zorlukları bulunduğu için onları başka bir cenazenin bedeniyle birlikte defnetmek caiz midir? Cevap: Korunması gereken bir canı kurtarmak veya toplumun muhtaç olduğu tıbbî bilgiyi elde etmek ya da halkın hayatını tehdit eden bir hastalığı keşfetmek, bir cesedi teşrih etmeği gerektirirse bu iş caizdir. Ama, bu amaç için Müslüman ölünün bedeninden yararlanmamak ihtiyata daha uygundur. Müslümanın cesedinden koparılan uzuvlara gelince; bu konudaki şer'î hüküm, onların o Müslümanın cesediyle birlikte defnedilmeleridir. Fakat; eğer onların meyyitin bedeniyle birlikte defnedilmesinin sakıncası varsa, ayrı olarak defnedilebilirler. |
Soru 241: İnsanın kendisi için kefen alıp farz ve müstehap namaz vakitlerinde onu yere serip üzerinde namaz kılması, Kur'ân okuması ve ölürken onu kendine kefen yapması caiz midir? Yine, İslâm dininde, insanın kendisi için kefen alıp onun üzerine Kur'ân ayetlerini yazması ve yalnızca kefen olarak kullanması caiz midir? Cevap: Mezkur şeylerin hiçbirisinin sakıncası yoktur. |
Soru 242: Son zamanlarda yaklaşık yedi yüz yıl öncesine ait olan mezar içerisinde bir kadın iskeleti bulunmuştur. Kafatasında bir miktar saç bulunan bu iskelet kamil bir insan iskeletinden ibarettir. Arkeologlar onun Müslüman bir kadının iskeleti olduğunu söylüyorlar. Acaba; ibret olsun diye bu iskeletin mezar şeklinde yapılan bir yere konarak, ahireti hatırlatan bazı ayet ve hadislerin de yazılarak tarihî eserler müzesi tarafından sergilenmesi caiz midir? Cevap: Eğer iskeletin Müslüman bir ölüye ait olduğu tespit edilirse, hemen yeniden defnedilmesi gerekir. |
Soru 243: Bir köyde kimsenin malı, mülkü veya vakfı olmayan bir mezarlık var. Acaba, köy halkının, şehirden veya başka bir köyden olan cenazenin ya da o mezarlığa defnedilmeyi vasiyet etmiş olan birisinin oraya defnedilmesini önlemeleri caiz midir? Cevap: Eğer o mezarlık bir kimsenin özel mülkü değilse ve yalnızca o köyün halkı için de vakfedilmemişse, köy halkının, diğerlerinin ölülerini oraya defnetmelerini engellemeye hakları yoktur. Ve birisi orada defnedilmeyi vasiyet etmişse, vasiyete göre amel edilmesi farzdır. |
Soru 244: Bazı hadislerde mezarların üzerine su dök-menin müstehap olduğu yer almıştır. -Leali'l-Ahbar kitabında olan hadisler gibi- Acaba bu, ölünün defnedildiği güne mi mahsustur, yoksa her zaman için geçerli midir? Bu konudaki görüşünüz nedir? Cevap: Sevabı olacağı ümidiyle cenazenin defnedil-diği gün ve diğer günler mezar üzerine su serpmenin bir sakıncası yoktur. Ama; bunun müstehap olduğunu ispatlamak zordur. |